Dönemeçli yollardan sonra vardığımız mekan, bütün yorgunluğumuza değdi. Önce eşyaları yerleştirdik. Topu çıkardık, şişme yatağımızı şişirdik, mangalı çıkardık, masayı hazırladık ve ben çocuklarla birlikte denize atlamaya gittim. Çünkü denizi çok seviyordum. Her ne kadar çocukluğumuzdaki kadar temiz olmasa da, yine yüzülebilir durumda olan yerler kalmış. Biraz açıklarda yüzdükten sonra çocuklarla birlikte olmak için kıyıya doğru yüzmeye başladım. Çocuklarla oynamak bana büyük keyif veriyor, onlarla oynarken onların hayatına dalıyor kendi dertlerimi unutuyorum. Adeta onlardan biri oluyorum. İki küçük kuzenim var Kuzey ve Poyraz. Kuzey halamın da değimi ile daha alman ekolünde bir çocuk: her şey yerli yerinde olsun, düzenli tertipli olsun, zamanında yapılsın.. Poyraz da tam tersi : onun rahat olması için düzen gerekmez, kendi işini hallettiği sürece bir sıkıntı yok. Yüzmeyi Kuzey'den daha çok seviyor. Kuzey'e nazaran kendine daha çok güveni var, daha atılgan ve cesur. Halamın da bu durumlara katkısı büyük tabii. Bence onları her ailenin yapması gerektiği gibi kendilerine güvenli bireyler olarak yetiştiriyor. Çünkü ileride yanlarında olmayacağını biliyor ve onlara da bunu aşılıyor. Ben Türk annelerini bu konuda eleştiriyorum. Sonuçta çocuk büyütmek yemeğini suyunu vermek, altını temizlemek, yıkayıp paklamak değildir. Bir birey yetiştiriyorsunuz, bu birey topluma mâl olacak. Ona bu yaşlarda öğrettikleriniz doğrultusunda bir yaşam bahşetmiş olacaksınız. Çünkü bu yaptıklarınız onun hayatını şekillendirecek. Halamı bu konuda tebrik ediyorum, umarım ben de çocuğumu bu şekilde yetiştirebilirim.
Tatili anlatırken nerelere geldim. Neyse köfteler yendi, oyunlar oynandı, dönerken manzara izlendi ve tatlı bir yorgunlukla evlere dönüldü. Umarım bir daha böyle bir gün geçirme fırsatı bulurum.